
HIV İLE YAŞIYORUZ
İlk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde cinsel yönelimi homoseksüel olan erkeklerde ve Haiti’den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pnömocystitis jiroveci pnömonisi ve Kaposi sarkomu vakalarının tespit edilmesi ile HIV/AIDS hastalığı tanımlanmıştır. Bu enfeksiyonlar tedaviye iyi cevap vermemekte ve hastalık ölümle sonuçlanmaktaydı. Araştırmacılar bu hastalığın daha önce literatürde rastlanmayan yeni bir hastalık olduğu konusunda birleşerek bu yeni hastalığa “AIDS” (Akkiz İmmün Yetmezlik Sendromu, Acquired Immune Deficiency Syndrome) adını vermişlerdir. 1983 yılında AIDS’e neden olan virüs HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü, Human Immunodeficiency Virus) izole edilmiş olup, bu virüs vücudun savunma gücünü zayıflatmakta, yıkmakta ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilememektedir.
DÜNYADA HIV/AIDS
Birleşmiş Milletler AIDS Birimi’nin (UNAIDS), tarafından 2024 yılında açıklanan 2023 verilerine göre dünyada toplam 39.9 (36.1-44.6) milyon kişi HIV ile enfekte yaşamaktadır. 38.6 milyon kişi 15 yaş ve üzerinde iken, 1.4 milyon kişi 0-14 yaş grubunda yer almaktadır. 30.7 milyon kişi antiretroviral tedaviye ulaşabilmektedir. Hastalığın tanımlandığı 1981 yılından beri yaklaşık 42.3 milyon kişinin AİDS ilişkili hastalıklardan hayatını kaybettiğini bildirmektedir.
TÜRKİYE’DE HIV/AIDS
Tüm dünyada HIV/AIDS vakalarının hızla arttığı gözlenirken Türkiye’de de vakalar görülmektedir ve hızla artmaktadır. Ülkemizde ilk defa 1985 yılında üç HIV enfekte hasta bildirilmiş, daha sonra her yıl vaka sayılarında giderek artma gözlenmiştir. Ülkemizde T.C Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığı Kasım 2024 verilerine göre 45835 HIV/AIDS vakası vardır. Ülkemizdeki vakaların 37441’i erkek, 8394’ü ise kadın cinsiyette. Kasım 2024 tarihi itibari ile doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan vakalar üzerinden bu sayılar gerçekleşmiştir. Resmi rakamlar, diğer ülkelerde olduğu gibi sadece rapor edilmiş vakaların sayısını göstermektedir.
Ülkemizde son yıllarda hasta sayısında artışın başlıca nedenleri:
- Toplumumuzda HIV/AIDS hastalığı ile ilgili farkındalığın çok düşük olması
- Ergen ve gençler için eğitim müfredatında cinsel sağlık eğitiminin yeterli yer almaması
- Bir turizm ülkesi olmamız
- Turizm HIV enfeksiyonu için önemli bir giriş kapısıdır
- Medya katılımının yetersiz olması
- Nüfusun genç olması
- Nüfusun yaklaşık yarısını 25 yaş altı gençler ve çocuklar oluşturmaktadır, HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş grubuna uygunluk göstermektedir
- Nüfus hareketliliğinin özellikle iç göçün fazla olması
- Kayıtsız seks çalışanlarının artması
- Damar içi madde kullanımında son yıllardaki artış
- Kilit popülasyonlara yönelik ulusal önleme programlarının yeterli olmaması
- Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezlerinin ve Anonim Test Merkezlerinin sayılarının yeterli olmaması
- Çok eşlilerde kondom kullanımını teşvik edecek ulusal eğitim/kampanya olmaması
- HIV ile yaşayanlara yönelik ayrımcılığın, dışlamanın devam etmesidir.
KORUNMA
Cinsel yolla bulaşmaya karşı korunma
- En sık bulaşma korunmasız cinsel temasla olmaktadır. Tek partner ve kondom kullanımı bulaşı engellemektedir
- Kondom kullanımı ayrıca diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkları da engellemektedir
- Kadınlar için özel olarak hazırlanmış kondomlar da etkili bulunmuştur
Kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı korunma
- 1987 yılından beri de ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir
- Damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, tedavi edilmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu grup hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır.
Anneden bebeğe geçiş için korunma
- HIV görülme sıklığı yüksek olan bölgelerde doğurganlık yaşındaki ve HIV enfeksiyon riski belirlenmiş olan kadınlara bulaşma ve korunma yollarını öğretilmelidir
- Eğer kadın HIV pozitif ise ve çocuk sahibi olmak istemiyorsa doğum kontrol yöntemleri öğretilmelidir
- Eğer kadın bebek sahibi olmak istiyorsa gebeliğin belli ayında anneye, doğumdan sonra da bebeğe tedavi başlanmakta ve hasta yakın takibe alınmaktadır.
Sağlık personelinin korunması
- Sağlık personeli hastanın hikayesi ve fizik muayene ile HIV pozitif hastaları ayırt etme şansına sahip olamadıklarından tüm hastaların kan ve diğer vücut sıvılarını potansiyel enfekte kabul ederek standart önlemlere uyarak çalışmalıdırlar
- Hastalara uygulanan tüm girişimsel işlemler sırasında eldiven mutlaka kullanılmalı, işlem bittikten sonra eldiven değiştirilmeli ve eldivenler çıkartıldıktan sonra eller hemen sabun ve su ile yıkanmalıdır
- Eğer eller veya diğer cilt yüzeyleri hastanın kanı ya da diğer vücut sıvıları ile bulaşırsa derhal su ve sabunla yıkanmalıdır
- İğne batmasını engellemek için iğneler kullanıldıktan sonra plastik kılıflar tekrar takılmamalı, iğneler enjektörden çıkartılmamalı, eğilip bükülmemelidir
- Yapılan bir işlem sırasında kan veya diğer vücut sıvılarının sıçrama olasılığı söz konusu ise ağız, burun ve gözleri korumak amacı ile maske ve gözlük takılmalı, diğer vücut yüzeylerine bulaşmayı önlemek için koruyucu önlük giyilmelidir
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan eylem planının bu yılki teması "İnsan Haklarının İzinde Yürü" olarak belirlenmiş olup insan haklarının korunması vurgulanmaktadır. İnsan hakları merkeze alınarak toplumların öncülüğünde, dünya 2030 yılına kadar AIDS'i bir halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarabilir. AIDS'in sona erdirilmesi, HIV ile yaşayan, HIV riski altında olan ya da HIV'den etkilenen herkese ulaşmamızı ve özellikle de en çok dışlanmış ve marjinalize edilmiş kişilere ulaşmamızı gerektirmektedir. Herkesin insan haklarının korunması, etkili bir HIV müdahalesinin temel dayanağıdır. “1 Aralık Dünya AIDS Günü” herkesin haklarını koruyarak herkesin sağlığını korumak için bir eylem çağrısıdır.
HIV/AIDS hastalığı sadece bir sağlık problemi değil aynı zamanda tüm toplumu, her bireyi ilgilendiren sosyal bir sorundur. Bu nedenle hastalık hakkında doğru bilgilenmek, bilinçlenmek, korunmanın nasıl yapılabileceğini öğrenmek, HIV enfekte hastaları toplumdan dışlamamak, ayrımcılığa uğratmamak ve HIV enfekte vakaları artan ülkelerden örnek alarak hep beraber el ele vermek görevimiz olmalıdır.
SHAPE \* MERGEFORMAT 

HIV İLE YAŞIYORUZ
İlk defa 1981 yılında Amerika
Birleşik Devletleri’nde cinsel yönelimi homoseksüel olan erkeklerde ve
Haiti’den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pnömocystitis
jiroveci pnömonisi ve Kaposi sarkomu vakalarının tespit edilmesi ile
HIV/AIDS hastalığı tanımlanmıştır. Bu enfeksiyonlar tedaviye iyi cevap
vermemekte ve hastalık ölümle sonuçlanmaktaydı. Araştırmacılar bu hastalığın
daha önce literatürde rastlanmayan yeni bir hastalık olduğu konusunda birleşerek
bu yeni hastalığa “AIDS” (Akkiz İmmün Yetmezlik Sendromu, Acquired Immune
Deficiency Syndrome) adını vermişlerdir. 1983 yılında AIDS’e neden olan virüs
HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü, Human Immunodeficiency Virus) izole edilmiş
olup, bu virüs vücudun savunma gücünü zayıflatmakta, yıkmakta ve normal
koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından
tedavi edilememektedir.
DÜNYADA HIV/AIDS
Birleşmiş Milletler AIDS
Birimi’nin (UNAIDS), tarafından 2024 yılında açıklanan 2023 verilerine göre
dünyada toplam 39.9 (36.1-44.6) milyon kişi HIV ile enfekte yaşamaktadır. 38.6
milyon kişi 15 yaş ve üzerinde iken, 1.4 milyon kişi 0-14 yaş grubunda yer
almaktadır. 30.7 milyon kişi antiretroviral tedaviye ulaşabilmektedir. Hastalığın
tanımlandığı 1981 yılından beri yaklaşık 42.3 milyon kişinin AİDS ilişkili
hastalıklardan hayatını kaybettiğini bildirmektedir.
TÜRKİYE’DE HIV/AIDS
Tüm dünyada HIV/AIDS vakalarının
hızla arttığı gözlenirken Türkiye’de de vakalar görülmektedir ve hızla artmaktadır.
Ülkemizde ilk defa 1985 yılında üç HIV enfekte hasta bildirilmiş, daha sonra
her yıl vaka sayılarında giderek artma gözlenmiştir. Ülkemizde T.C Sağlık
Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı
Dairesi Başkanlığı Kasım 2024 verilerine göre 45835 HIV/AIDS vakası vardır.
Ülkemizdeki vakaların 37441’i erkek, 8394’ü ise kadın cinsiyette. Kasım 2024
tarihi itibari ile doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan
vakalar üzerinden bu sayılar gerçekleşmiştir. Resmi rakamlar, diğer ülkelerde
olduğu gibi sadece rapor edilmiş vakaların sayısını göstermektedir.
Ülkemizde son yıllarda hasta sayısında artışın başlıca nedenleri:
·
Toplumumuzda HIV/AIDS hastalığı ile ilgili
farkındalığın çok düşük olması
·
Ergen ve gençler için eğitim müfredatında cinsel
sağlık eğitiminin yeterli yer almaması
·
Bir turizm ülkesi olmamız
o
Turizm HIV enfeksiyonu için önemli bir giriş
kapısıdır
·
Medya katılımının yetersiz olması
·
Nüfusun genç olması
o
Nüfusun yaklaşık yarısını 25 yaş altı gençler ve
çocuklar oluşturmaktadır, HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş grubuna
uygunluk göstermektedir
·
Nüfus hareketliliğinin özellikle iç göçün fazla
olması
·
Kayıtsız seks çalışanlarının artması
·
Damar içi madde kullanımında son yıllardaki
artış
·
Kilit popülasyonlara yönelik ulusal önleme
programlarının yeterli olmaması
·
Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezlerinin ve
Anonim Test Merkezlerinin sayılarının yeterli olmaması
·
Çok eşlilerde kondom kullanımını teşvik edecek ulusal
eğitim/kampanya olmaması
·
HIV ile yaşayanlara yönelik ayrımcılığın,
dışlamanın devam etmesidir.
KORUNMA
Cinsel yolla bulaşmaya karşı korunma
·
En sık bulaşma korunmasız cinsel temasla
olmaktadır. Tek partner ve kondom kullanımı bulaşı engellemektedir
·
Kondom kullanımı ayrıca diğer cinsel yolla bulaşan
hastalıkları da engellemektedir
·
Kadınlar için özel olarak hazırlanmış kondomlar
da etkili bulunmuştur
Kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı korunma
·
1987 yılından beri de ülkemizde kan ve kan
ürünleri HIV yönünden test edilmektedir
·
Damar içi madde kullanımı alışkanlığının
önlenmesi, tedavi edilmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu
grup hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır.
Anneden bebeğe geçiş için korunma
·
HIV görülme sıklığı yüksek olan bölgelerde
doğurganlık yaşındaki ve HIV enfeksiyon riski belirlenmiş olan kadınlara
bulaşma ve korunma yollarını öğretilmelidir
·
Eğer kadın HIV pozitif ise ve çocuk sahibi olmak
istemiyorsa doğum kontrol yöntemleri öğretilmelidir
·
Eğer kadın bebek sahibi olmak istiyorsa
gebeliğin belli ayında anneye, doğumdan sonra da bebeğe tedavi başlanmakta ve
hasta yakın takibe alınmaktadır.
Sağlık personelinin korunması
·
Sağlık personeli hastanın hikayesi ve fizik
muayene ile HIV pozitif hastaları ayırt etme şansına sahip olamadıklarından tüm
hastaların kan ve diğer vücut sıvılarını potansiyel enfekte kabul ederek
standart önlemlere uyarak çalışmalıdırlar
·
Hastalara uygulanan tüm girişimsel işlemler
sırasında eldiven mutlaka kullanılmalı, işlem bittikten sonra eldiven
değiştirilmeli ve eldivenler çıkartıldıktan sonra eller hemen sabun ve su ile
yıkanmalıdır
·
Eğer eller veya diğer cilt yüzeyleri hastanın
kanı ya da diğer vücut sıvıları ile bulaşırsa derhal su ve sabunla yıkanmalıdır
·
İğne batmasını engellemek için iğneler
kullanıldıktan sonra plastik kılıflar tekrar takılmamalı, iğneler enjektörden
çıkartılmamalı, eğilip bükülmemelidir
·
Yapılan bir işlem sırasında kan veya diğer vücut
sıvılarının sıçrama olasılığı söz konusu ise ağız, burun ve gözleri korumak
amacı ile maske ve gözlük takılmalı, diğer vücut yüzeylerine bulaşmayı önlemek
için koruyucu önlük giyilmelidir
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Halk
Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan eylem planının bu yılki teması
"İnsan Haklarının İzinde Yürü" olarak belirlenmiş olup insan
haklarının korunması vurgulanmaktadır. İnsan hakları merkeze alınarak
toplumların öncülüğünde, dünya 2030 yılına kadar AIDS'i bir halk sağlığı
tehdidi olmaktan çıkarabilir. AIDS'in sona erdirilmesi, HIV ile yaşayan, HIV
riski altında olan ya da HIV'den etkilenen herkese ulaşmamızı ve özellikle de
en çok dışlanmış ve marjinalize edilmiş kişilere ulaşmamızı gerektirmektedir.
Herkesin insan haklarının korunması, etkili bir HIV müdahalesinin temel
dayanağıdır. “1 Aralık Dünya AIDS Günü” herkesin haklarını koruyarak herkesin
sağlığını korumak için bir eylem çağrısıdır.
HIV/AIDS hastalığı sadece bir
sağlık problemi değil aynı zamanda tüm toplumu, her bireyi ilgilendiren sosyal
bir sorundur. Bu nedenle hastalık hakkında doğru bilgilenmek, bilinçlenmek,
korunmanın nasıl yapılabileceğini öğrenmek, HIV enfekte hastaları toplumdan
dışlamamak, ayrımcılığa uğratmamak ve HIV enfekte vakaları artan ülkelerden
örnek alarak hep beraber el ele vermek görevimiz olmalıdır.
SHAPE \* MERGEFORMAT
