Ülkemizde her 100 kişiden 3’ünde görülen skolyoz hastalığının tedavisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor.
KSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Abdullah Özdemir, hastalarda tespit edilen skolyoz bulgularına ve tedavi yöntemlerine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Özdemir yaptığı açıklamada “Ülkemizde her 100 kişiden 3’ünde görülen skolyoz hastalığında erken teşhis hayati önem taşımaktadır. Omurgaya karşıdan baktığımızda omurgada görülen eğriliklere skolyoz diyoruz. Skolyoz, hastaya karşıdan bakıldığında omurganın daha çok S ve C şeklini alması olarak tanımlanıyor. Bu rahatsızlığı çocuklarda 8-10 yaş arasında daha sık görüyoruz. Hastalık erken evrelerinde fizik tedavi yöntemleri ile düzeltilebiliyorken, eğriliğin 45 dereceyi geçtiği durumlarda cerrahi tedavi gerekebiliyor. Bu yüzden erken tanı koymak bu hastalık için önemli. Bu tanıyı koymak biraz da anne babalara düşüyor. Çocuk, kıyafetini değiştirirken veya banyo yaparken sırtta asimetrik bir bozukluk sezmeleri durumunda ya da bir omuzun diğerinden daha yukarıda olması veya yeni başlayan bir ağrı olduğu zaman muhakkak bir doktora başvurmaları gerekiyor. Bu rahatsızlığın ilk evresinde herhangi bir cerrahi operasyona gerek kalmadan fizik tedavi ve fizyoterapi yöntemleri uygulayarak hastayı tedavi etmek mümkün.
Genellikle 8-12 arasındaki yaş gruplarında bu hastalarla karşılaşıyoruz. Özellikle ders çalışma esnasında çocukların dik oturmaları gerekiyor. Öne doğru kambur bir şekilde oturdukları zaman skolyoz ile beraber kamburluk da ortaya çıkabiliyor. Hastalığı ilerlemiş ve eğriliğin 45 derecenin üzerinde olduğu hastalarda ise cerrahi tedaviye başvuruyoruz. 2 yıldır KSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanemizde bu hastalığın ameliyatını yapıyoruz. 20’ye yakın ameliyatı başarıyla gerçekleştirdik. Hastayı, yaklaşık 8 saat süren bir ameliyata alıyoruz. Ameliyatın ardından omurga ağrılarında hafiflemenin yanında buna eşlik eden fiziksel sorunlarında iyileşmeler ve hastanın solunum fonksiyonlarındaki bozulmalar önemli oranda düzeliyor. Ameliyat olunmazsa bu eğrilme durmuyor ve 90-100 derecelere kadar çıkabiliyor. Hastanın iç organlarına baskı yapıyor. Akciğer, kalp fonksiyonlarını bozuyor. O yüzden eğrilik 45 dereceyi geçtikten sonra muhakkak cerrahi tedavi olmaları hastaların ileriki yaşamlarını daha rahat yaşayabilmeleri için önem arz ediyor.” ifadelerine yer verdi.
